Klinik Psikolog Cafer Çataloluk ile kişisel farkındalık eğitimleri üzerine gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajımız sizlerle!
Kişisel farkındalık eğitimlerini nasıl tanımlıyorsunuz ve bu eğitimlerin insanların hayatlarında nasıl bir fark yarattığını düşünüyorsunuz?
İnsan tesadüfler eseri oluşmuş bir canlıdır; kaygılıdır, tedbirlidir ve tedirgin davranır. Bu da çoğunlukla refleks davranışlara sebep olur. Bireyin bu durumu değiştirebilmesi için önce farkında olması, farkındalığa vardıktan sonra bunu eyleme dökerek bilinçli bir şekilde bu davranışını değiştirmesi ve yeni bir alışkanlık edinmesi gerekir. Kişisel farkındalık eğitimi, bireyin bu değişikliğe duyduğu ihtiyacı fark etmesine, hissetmesine ve bu konuda neler yapacağına karar vermesine yardımcı olur.
Kişisel gelişim ve farkındalık konularında nelerden ilham alıyorsunuz? Sizi bu konular üzerinde çalışmaya iten motivasyon unsurları nelerdir?
Çalıştığım kişilerden, özellikle kliniktekilerden ve 20 yılı aşkın süredir şirketlere verdiğim eğitimlerden çok şey öğrendim; öğrenmeye de devam ediyorum. Okumalarımın ve izlemelerimin yanı sıra, toprağı ve hayvanları da incelemek benim için büyük bir ilham kaynağı. Çocukluğumdan beri insanlara karşı derin bir ilgim var. Bu nedenle mesleğimi yaparken hiç yorulmuyorum.
Farkındalık eğitimlerinin günümüzdeki önemi nedir, bu eğitimler özellikle insanların kişisel ve profesyonel hayatlarına nasıl katkı sağlar?
İnsanın özellikle duygusal zekası için kişisel farkındalık, kritik bir konudur. Burada hem bireyin öz farkındalığı, denetim yetkinliği ve kendi kendini harekete geçirmesi hem de ötekini fark etmesi ve diğerlerini yönetebilmesi çok önemli nüanslar. Ayrıca etkin zaman yönetiminin yanı sıra, insanlarla ilişkilerin ve pozisyonların yönetilmesi de çok kritik konular olarak öne çıkıyor. Tüm bunlar aynı zamanda hem bireyin hem de bireyin çalıştığı birimin, o birimin diğer birimlerle ilişkisinin, dolayısıyla o şirketin gelişimini etkileyecek bir zincir oluşturuyor. Birey eğer kendini yönetebiliyorsa diğer bütün sistemlere kendi yetilerini aynalayabilir, yetkisinin gücü kadar da katkı sağlayabilir.
Eğitimlerinizde hangi metodolojileri kullanıyorsunuz?
Eğitimlerim esnasında psikodramayı ve “yolda” yöntemlerini, ilişki terapisini ve “yolda” yöntemlerini, şema terapi, analitik terapi ve çözüm odaklı psikoterapi yöntemlerini harmanlayarak kullanıyorum. Burada amacım, bireyler için kendilerinin farkına vardıkları şeye dair estetik bir aralıkta ihtiyaca yönelik çalışma yapmak. Bunun için yukarıda saydığım yöntemleri, içinde psikoloji, sosyoloji ve felsefenin de olduğu beslenmelerle sunmaya çalışırım.
Farkındalık ve öz bilinç konularında yaygın olarak karşılaşılan yanılgılar veya zorluklar nelerdir?
Kimilerinden “Farkındayım ama değiştiremiyorum.” ifadesini duymuşsunuzdur. Bireyler belli şeyleri fark ediyorlar ancak fark etmeleri onların değişmelerine doğrudan etki etmiyor. “Neden?” derseniz, hem ego hem limbik sistem, değişimi engellemek için çalışıyor. Bu sistemler, kendi varlıklarını sürdürebilmek için diğerinin aynı kalmasına muhtaçtır. Farkında olmak biri için aslında büyük bir olaydır. Farkındadır ama yapamadığını düşünür. Oysa fark edilen alanla ilgili bilinçli bir çalışma yürütülmesi gerekiyorsa bu konularda yardım alınması değişim için önemli bir dokunuştur.
Değişmek kendi içinde bir risk de barındırır; kişinin kurulu bir çevresi, o çevrede bir rolü ve ona bağlı pozisyonu vardır. Kendisinin hem aile hem iş yaşamında bir konumu bulunur; değişmek yeni bir konuma geçmek demektir. Bu da doğal olarak bireylerde yüksek kaygı ve olası risklere dair fazla duyarlılık yaratır.
Farkındalık eğitimleriniz aracılığıyla katılımcılarınızın nasıl bir dönüşüm geçirdiğini gözlemlediğiniz oldu mu?
Bir banka çalışanı eğitime katıldığında kendi yaşamıyla ilgili oldukça katı bir algıya sahipti ve sabit bir yaşam felsefesi vardı. Bunu da eğitimde özellikle ifade etti. Birlikte çeşitli çalışmalar yaptık. Eğitimden iki sene sonra başka bir eğitimde karşılaştık. Bu eğitime özellikle bana teşekkür etmek için gelmişti. “Sizden eğitim aldığım zaman tüm söylediklerinize dirençliydim. Eşimle aram iyi değildi.” diye hatırlattı. “Sizden aldığım eğitimden sonra öncelikle boş zamanlarımı oynayarak geçirdiğim oyunları elden çıkardım, sonrasında oyun konsolumu başkasına verdim ve eşimle ilişkimizi yeniden tanımladık. Bunun bir sonucu olarak bitmek üzere olan ilişkimiz toparlandı ve şu an aramız çok iyi. Birlikte seyahatler planlıyoruz ve yakın gelecekte çocuk sahibi olmayı diliyoruz.” dedi.
Önümüzdeki süreç için planlarınız nelerdir? Akademi Yıldız’la iş birliğiniz devam edecek mi?
Akademi Yıldız’la çalışmak benim için çok keyifli. İş birliğimize devam etmek ve birlikte yol almak isterim.
Dergimizin tamamına https://www.yildizdayasam.com/ üzerinden erişebilirsiniz!